Psikoloji alanında bir bilinirliği olan ve bir diğer anlamı da “Öğrenilmiş Çaresizlik” olan bu nosyonu hem genel anlamını hem de bu nosyonun cinsiyetin iş hayatındaki etkilerindeki rolüne değinerek bu hususu irdelemeye çalışacağım. Bu sendromun adının nereden geldiğine dair yapılmış bir psikolojik deneyden söz etmek istiyorum. Laboratuvar ortamında cam fanuslar içerisine yerleştirilmiş bir grup pire ve bu fanusların üstünü kapatan cam bir kapakla, fanusların altında fanusun alt tabanını ısıtan bir ateş hayal edin. Pireler cam fanusların altındaki sıcaklıktan dolayı yukarıya zıplayıp fanusun cam kapağına kafalarını vuruyorlar. Altta yanan ateş ile cam kapak arasındaki yükseklik 20 cm. Pireler sürekli zıplayıp kafalarını cam kapağa vuruyor ve her düştüklerinde fanusun tabanındaki sıcaklıktan yanıyorlar.
Ardından fanusun altındaki ateş ve fanusun cam kapağı kaldırıldığında, pireler zıplamaya devam ediyor fakat cam kapak olduğu halde 20 cm’den yukarıya zıplayamıyorlar. Bakınız size öğrenilmiş çaresizlik. Bu paragraftan bir çıkarım yapmak gerekirse, bir şeyi başaramayacağınıza inanırsanız, o şeyi başarma ihtimaliniz varsa bile bu olasılığı da ortadan kaldırırsınız. Bu konuda ilgiyle takip ettiğim bir yazar olan Adam Fawer’in ‘Olasılıksız’ kitabından bir alıntıyı paylaşmak istiyorum;
“Eğer bir şey yapabileceğini düşünürsen, aslında bu mümkün olmasa bile yapabildiğini görürsün. Eğer yapamayacağını düşünürsen, o zaman da çoğunlukla yapamazsın, çünkü denemezsin bile yapmayı.” (Fawer, Olasılıksız, syf. 341) Cam Tavan Sendromu hakkında kısa bir önbilgi verdikten sonra bu nosyonun Cinsiyetin iş hayatındaki etkileri açısından değerlendirilmesini yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu iki hususun bağdaştığı bir kavramsal tanım yapılması gerekirse, iş sektöründe aktif olan bireylerin cinsiyet açısından karşılarına konulan ambargolar nedeniyle yükselmelerini engelleyen etkenlerin tamamına “cam tavan sendromu” denilmektedir.
Sendromu çerçevesinde bu hususu değerlendirdiğimizde, cinsel önyargılardan ötürü ödül-ceza sistemi, iş performansı, tecrübe yerine cinsiyet rollerine göre bir başarı değerlendirmesi sunulması ilkel bir yaklaşım olmakla birlikte, fevkalade yanlış bir izlenim yoludur. İş sektöründe yapılacak en temel değerlendirmelerden ikisini sunacağım. Birincisi, çalışanı cinsel rol ve normlarına göre değil, iş performansı ve kuruma sağladığı katkı çerçevesinde bir başarı değerlendirmesi ve bu değerlendirmeye göre o çalışanı kuruma uygunluk olasılığı belirlenmeli. Bir diğer ikinci değerlendirmem ise binlerce yıldır geçerli olan ve ahlakın en temel kuralı olarak varsayılan kesinlikle eşitlikçi bir yaklaşım sağlayan “Altın Kural”dır. Altın Kural der ki;
‘Kendine yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın.’ İnsan dediğimiz organizmanın ben-merkezci olması ve egoist bir canlı olmasını varsayarsak (ki bu varoluşumuzu günümüze kadar sürdürebilmiş olmamızın temel nedenlerindendir. Çünkü ben-merkezci olmak hayatta kalmanın ön koşullarındandır.) Cinsiyet ayrımcılığı gibi şeyler konusunda bu tür sorunların olması pek şaşırtıcı değildir. Fakat, artık savanda hayatta kalmaya çalışan bir avcı-toplayıcı değiliz. Yani medeni bir şekilde hareket etmemiz için dizayn edilmiş olan günümüz çerçevesinde ahlaki kuralın temeli olarak kabul ettiğimiz altın kuralın bilincinde hareket etmek her iki cinsiyete de fayda sağlayacak bir yaklaşımdır. İş sektöründe kurumların ve bu konuda olumsuzluk yaratan bireylerin böyle hareket etmelerine bağlı birçok temel özellik vardır. Kurumsal olarak değerlendirdiğimizde “Kurum(Şirket) Kültürü” göz önünde bulundurularak her bölgenin kendi toplum yapısından yansıyan gelenek, norm ve adetlerin temellendirildiği bir kültürün bu Kurum Kültürünü oluşturduğu aşikârdır.
Belirlenen hususlar ve nosyonlar doğrultusunda yaptığım değerlendirmelerin sonucunu özetlemek gerekirse;
Söz konusu cinsiyet ayrımlarından doğan problemleri değerlendirirken, sadece hümanist bir bakış açısıyla değil, belirli veri ve istatistikler temelinde bilimsel ve kültürel yaklaşımların da günümüzde doğmuş sonuçların nedenleri arasında olduğunu varsayarak bir yol izlemek elzemdir. Amaç her iki cinsiyet arasında daha iyi olanı seçmek değil, insani değerler altında insani olan bilimsel ve kültürel bakış açılarını da göz önünde bulundurarak, kesinlikle eşitlikçi ve şeffaf olan altın Kural olarak söylediğim ve yukarıda da bahsetmiş olduğum maddeyi de bir ön koşul varsayarak bir ilerleme kaydetmeyi hedeflemek asıl olan amaç ile ilgili mühim bir husustur. Biyolojik ve kültürel geçmişi bir yere atarak, hayatın her zaman 21. Yüzyıl koşullarında ilerlemesini ve kültürlerin farklı devirlerde farklı bakış açıları sonucunda doğduğu gerçeğini hesaba katarak günümüz sorunlarını ele almak elzemdir. Ayrıca gelecek için çözümler yaratmak amacı için de günümüz cinsiyetçi yaklaşım problemlerini değerlendirme dışında tutarak da ne bir çözüm ne de bir ilerleme kaydedeceğimizi düşünmememiz gerektiğinin bilincinde olmamız önemlidir. Amaç herhangi bir cinsiyeti yükseltmek değil, eşitsizliğe sebep olan kusur ve problemleri görüp, bu sorunları ortadan kaldıracak sağlıklı ve ilerleme kaydedebilecek çözümleri amaç edinmek olmalıdır.
Kaynakça
The Golden Rule , Wikipedia,
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Golden_Rule. (01.05.2021)
Gender Equality: ‘Men and women are not the same and won’t be’, Personneltoday,
https://www.personneltoday.com/hr/jordan-peterson-gender-pay-gap-exist/ (02.05.2021)
Jordan Peterson Talks Gun Control, Angry Men and Why So Few Women Lead Companies, TİME, https://time.com/5175974/jordan-peterson-12-rules-book-interview/ (02.05.2021)
Gender and its effect on working life, University of Cambridge, https://www.cam.ac.uk/women-at- cambridge/chapters-and-themes/chapter-3-gender-and-its-effect-on-working-life (02.05.2021)Chimpanzee Cooperation Reveals Aspects of Our Evolutionary Past, APS(Association For pyschological Science), https://www.psychologicalscience.org/ (03.05.2021)
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli